İbradı ilçesinde ikamet eden 57 yaşındaki Diri, tarihi, doğası ve köklü kültürüyle tanınan bölgenin dilden dile yayılan ve yaşanmış hikayelerin yüzlerce yıllık hatırasına dönüşmüş sözlü kültürünü seslendiren sayılı halk müziği temsilcilerinden biri.
Çocukluğundan bu yana halk müziğiyle ilgilenen Diri, yöresine ait ninnileri, ağıtları ve türküleri seslendiriyor.
Ezgilerini ustası olduğu geleneksel delbek (Teke Yöresi'nde çalınan tef benzeri vurmalı çalgı) ile seslendiren sanatçı, yöre mirasının yitip gitmemesi ve gelecek nesillere aktarılması için emek harcıyor.
Türkiye'nin çeşitli illerindeki programlarda sanatını icra eden, bu alanda yürütülen akademik çalışmalara katkı sağlayan Diri, Antalya Somut Olmayan Kültürel Miras İl Tespit Kurulu çalışmalarının ardından "Yaşayan İnsan Hazinesi Ödülü" almanın gururunu yaşıyor.
"Yöre insanı için bir yaşam biçimi"
Antalya'da bu ödülü alan ilk sanatçı olan Gülay Diri, AA muhabirine, 21 yaşına kadar İbradı'da yaşadığını, hayvancılıkla geçinen kalabalık ailenin en büyük çocuğu olduğunu söyledi.
İbradı kültürünün içinde doğduğunu ve onunla yoğrulduğunu anlatan Diri, "İbradı ilçesinin sözlü kültürünü dillendirmeye, insanlığa ulaştırmaya çalışıyorum. Elimden geldiğince ninniden ağıda, oyun türkülerine yaşanmışlıkları canlı tutmaya, geleceğe taşımaya çalışıyorum. Küçükken 6-7 yaşından itibaren düğünlere giderdik, türkü söylemeye merakım vardı. Genelde köy düğünlerinde büyüklerin dizinin dibine oturursunuz; önce onları ezberler, zihninize yerleştirirsiniz. Sonra cesaretiniz geldikçe yavaş yavaş icra etmeye başlarsınız. Ben de öyle başladım." diye konuştu.
Diri, 21 yaşına kadar koyun çobanlığı yaptığını, gece dağda koyun otlatırken, okula gidip gelirken türkü söylediklerini ve bunun bir yaşam biçimi olduğunu dile getirdi.
Evlendikten sonra İstanbul'a yerleştiğini ve uzun yıllar orada yaşamını sürdürdüğünü belirten Diri, yöresinden uzaklaştığında kültürüne daha sıkı bağlandığını ve farklı bir misyon edindiğini vurguladı.
"İlgi duyanlara öğretmeye çalışıyorum"
Diri, çevresi tarafından taşıdığı kültürün fark edildiğini aktararak, şöyle konuştu:
"Orada olunca kültürünüzü, yörenizi daha da özlüyorsunuz. Kültür bilinciniz gelişiyor. Müzikle zaten hep ilgiliydim. Müzikle ilgilenen insanlarla bir araya gelmeye başladım ve benim kültür taşıyıcısı olduğumu söylediler. 2010'da doğal sesimle ve herhangi bir enstrüman kullanmadan albüm yaptım. Bu albüm beni ve İbradı türkülerini tanıttı. Yöre kültürüm hem Türkiye'ye hem dünyaya yayıldı. Sonrasında çeşitli konferanslarda yer aldım, müzikoloji alanında öğrencilerle söyleşiler yaptım, akademik çalışmalara destek verdim. Hala da kendi çevremdeki gençlere, ilgi duyanlara öğretmeye çalışıyorum."
Kültürel değerlerin geçmişten bugüne insanları birbirine bağlayan önemli unsur olduğuna dikkati çeken Diri, dillendirdiği türkülerin, ağıtların, ninelerin kendisini ve İbradı insanını ifade ettiğini söyledi.
Seslendirdiği her türkünün bir hikayesi olduğundan bahseden Diri, "Kültürümüzü çok seviyorum. Bu değerleri insanlara ulaştırmak istiyorum ki beni, yöremi tanısınlar. Hatta bu yaşam biçimini, dili, hatıraları geleceğe taşımak için denemelerim var, öyküler yazıyorum. İbradı kültürünü en doğru şekliyle geleceğe taşımak istiyorum. Yaşayan İnsan Hazinesi Ödülü aldığımı öğrendiğimde de çok mutlu oldum. Yaptığınız, sevdiğiniz ve benimsediğiniz bir şeyin böyle önemli ödülle taçlandırılması çok gurur verici." ifadelerini kullandı.
Gülay Diri, yıl içerisinde sık sık geldiği ve vakit geçirdiği ilçesine 5 yıl önce kesin dönüş yaptığını, yaşamını burada devam ettirmeyi düşündüğünü sözlerine ekledi.