SON DAKİKA
Hava Durumu

#Dizi

SES15 - Dizi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dizi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Dijital Platform Tabii'nin "Gassal" Dizisinin İlgi Görme Sebepleri Konuşuldu Haber

Dijital Platform Tabii'nin "Gassal" Dizisinin İlgi Görme Sebepleri Konuşuldu

Hikayesi ve etkileyici oyuncu performansıyla izleyicinin beğenisini kazanan diziye ilişkin düzenlenen panel, vakfın sosyal medya hesaplarından çevrim içi canlı yayınla gerçekleştirildi. TAV araştırmacısı Dr. Işıl Acehan moderatörlüğünde düzenlenen panelde konuşan Bitlis Eren Üniversitesi'nden Prof. Dr. Adem Palabıyık, Gassal'ın diğer dizilere kıyasla müthiş bir kurguya sahip olduğunu belirterek, "Baki" ismindeki bir karakterle ölüm konusunun başarıyla işlendiğini söyledi. Palabıyık, Baki karakterinin modern insanın ölümsüzlüğüne, gassalın ise modern insanın en büyük korkusuna işaret ettiğini dile getirerek, şunları aktardı: "Dizi, bizi ölüm ve ölümsüzlük, ölüm ve ölüm korkusu ya da ölümün hayaleti arasında, gerçeklik olan ve olmayan arasında sürekli götürüp getiriyor. Ben bunu ölümü sosyolojik bir nesneye dönüştürme olarak tanımlıyorum. Baki'nin 'Ölünce beni kim yıkayacak, kim defnedecek?' arayışı, aslında modern dünyada, insanın bir kurgu olarak ölüm karşısında inşa ettiği ölümsüzlüğün beden bulmuş halidir. Ben buna 'Kapitalizm ve Şizofreni' çalışmasından yola çıkarak, bir rıza şizofrenisi diyorum." Dizinin senaristi Sümeyye Karaarslan'ı ve yönetmeni Selçuk Aydemir'i tebrik eden Palabıyık, "Baki karakteri bize şunu öğretti; ölmek pasif bir eylem halidir. Yani yok olmaktan ziyade toplumla ilişki kuramama, pasif olma halidir. Siz toplumla ilişki kuramıyorsanız zaten ölüsünüz. Bakın bu hem bir metafordur hem de gerçekliğin kendisidir." dedi. Adem Palabıyık, dizinin, sinemayı sadece kendilerinin bir yere taşıyabileceğini düşünen insanların konforunu bozduğunu aktararak, "Benim için aslında bu çok önemli. Yani standart bir dizi, süregelen bir yapıyı altüst etti. Bence dizi, Anadoluluğun bir başarısıdır. Dikkat ederseniz, tüm mesele, hikaye Anadolu'da geçiyor. 'Diriliş Ertuğrul' gibi, birçok ülkede bu dizinin çok ciddi başarılara ulaşacağına eminim." görüşünü paylaştı. "TRT'nin belki de son yıllardaki en iyi projesi" Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nden Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin de diziye yönelik olumlu ve olumsuz tepkilere değinerek, "Olumsuz tepkiler, ölüm meselesinin hatırlatılmasına dairdi. Aslında ölümü hatırlatmama meselesinde bir ucu sekülerleşmeye, bir ucu bireyselleşmeye, bir ucu da kapitalistleşmeye, tüketim kültürüne giden bir durumdan bahsediyoruz. Popüler kültürde zaten ölüm meselesi çok fazla hatırlatılmıyor. Artık ölümü düşünmeyi, ölüme dair birtakım hassasiyetlere sahip olmayı neredeyse psikiyatrik bir durum olarak damgalayan bir yaklaşım var." diye konuştu. Böyle bir dizinin tabii'de yayınlanması nedeniyle de tepkiler geldiğini aktaran Bilgin, şunları kaydetti: "TRT'nin tabii platformu kurması belli çevrelerde bir rahatsızlık yaratmıştı. Çünkü tabii, çok iddialı bir platform. TRT'nin belki de son yıllardaki en iyi projesi. Dijital alandaki küresel kültürel hegemonyaya karşı milli bir dijital platformun kurulması, başlı başına bir meydan okuma içeriyor. Bu dizi tabii'de değil de malum küresel şirketlerin dijital platformlarında yayına girseydi, böyle bir tartışma ortaya çıkar mıydı? Muhtemelen çıkmazdı. O dijital platformlar böylesine ölümü hatırlatan diziyi yayına sokar mıydı? Bu da ayrı bir soru işareti. İçeriğe, oyunculara, çekim kalitesine dair ise eleştiriler çok istisnadır." Oğuzhan Bilgin, tabii platformundaki yapımların, diğer dijital platformlarda yer alan hakim Batı kültürel hegemonyasının izlerini taşıyan dizilerin dilinden konuşmadığının altını çizerek, şu bilgileri verdi: "Neticede yine bizim modernleşme tarihimizde o kadim siyasal ve kültürel tartışmalarımızın izlerini taşıyan, olumsuz tepkiler silsilesi gördük. Gassal dizisinin sadece ölümü hatırlatması bu kadar ilgi çekmesine sebep olmadı. Ölümü nasıl hatırlattığı burada önemli hale geldi. Didaktik, kör göze sokarcasına değil, sürükleyici, mizahi, iyi bir oyunculukla senaryoyla bunu anlatması, ciddi olumlu tepkiye sebep oldu." Diziye toplumun farklı kesimlerinden birçok izleyicinin teveccüh gösterdiğine işaret eden Bilgin, "Kültürel hegemonyanın unsuru olmadan, Batıcı bir dil kullanmadan, Türkiye'ye, Türk ailesine, Türk erkeğine, Türk kadınına olumsuz bir şekilde yaklaşmadan da güzel işler yapılabileceğini de Gassal teşkil etti. Böyle bir ihtiyaç da vardı." dedi. "İki haftada 17 milyon izlenmesi çok büyük bir rakam" Marmara Üniversitesinden Dr. Mesut Bostan, Gassal'ın ilk bölümünü YouTube'da 17 milyon kişinin izlediğine vurgu yaparak, "İki haftada 17 milyon izlenmesi çok büyük bir rakam. Dolayısıyla dizinin başarısı kesin. Bu başarı neden kaynaklandı diye düşündüğümüzde, nitelikli televizyon kavramına ve o kavramın uzantılarına denk geliyoruz. YouTube'daki birinci bölümün altındaki yorumlardan nitelikli televizyon ne demek bunu görüyoruz. İnsanlar oraya, 'Aşk, entrika, töre, cinayet vesaire olmadan da dizi yapılabiliyormuş' ya da 'LGBT, kimlik, azınlıklar, şunlar bunlar olmadan bakın dizi yapılabiliyormuş.' yazıyor." değerlendirmesinde bulundu. Diğer dijital platformlarda ses getiren "Gibi" dizisinin birinci bölümünün YouTube'da 3 yılda 7 milyon kişi tarafından izlendiğini aktaran Bostan, şu bilgileri verdi: "Mesela 'Prens' dizisi, bu aralar çok konuşulan bir dizi ve ödül falan da aldı. 6 ay içerisinde ilk bölümü sadece 4 buçuk milyon izlenmiş. Gassal ise 17 milyon. Bu çok büyük bir rakam. Şu an reytingleri en yüksek olan dizilerden bir tanesi 'Uzak Şehir' dizisi, onun da birinci bölümü 19 milyon izlenmiş. Gassal estetik, tematik açıdan birçok farklılığı olmasına rağmen YouTube'da açık bir televizyon dizisiyle neredeyse başa baş gidiyor. Dolayısıyla çok ilginç bir olguyla karşı karşıyayız. Selçuk Aydemir'in televizyona yaptığı diziler var. Oradan geniş seyirci kitlesiyle bağı mevcut. Bir taraftan da dizinin senaristinin televizyon yöneticiliğinden gelmesi, bu konuda akademik, entelektüel bilgisi, muhtemelen televizyon tarafının da iyi tasarlanmış ve başarıyı getirmiş olduğunu gösteriyor." "Tabii, kendi gündemini oluşturdu" Medya stratejisti Dr. Muhammed Ersin Toy ise dizinin başrol oyuncusu Ahmet Kural'ın Z kuşağının takdir ettiği bir oyuncu olduğunu, bu yüzden de Gassal'ın beğeniyle karşılandığını dile getirdi. Dizinin herkesin hayatındaki bir konuya değinen temasıyla sinematografisinin başarılı olduğunu vurgulayan Toy, tabii platformunun Gassal dizisi için çok saldırgan bir reklam stratejisi inşa ettiğini kaydederek, "Biz buna gerilla reklam stratejisi diyoruz. Burada, dizi gündemi kendi belirledi. Türkiye'de ve dünyada bu noktada iki strateji var; ya gündeme paralel içerikler üreterek dikkati çekersiniz ya da gündeminizi belirlersiniz. Netflix, genelde Türkiye'de gündeme paralel içerikler üreterek izleyici çekmeye çalıştı ama tabii bunun tersini yaptı ve kendi gündem oldu." şeklinde konuştu. Muhammed Ersin Toy, cenaze sahnelerinde söylenen arabesk şarkıların da izleyicinin dikkatini çektiğini aktararak, şöyle devam etti: "Gassal dizisiyle ilgili 'Siyasal partilerin hegemonyasına dönüşüyor.' diye bir eleştiri geldi. Bu noktada cenaze sahnelerinde arabesk şarkılar çalmak, en yakın arkadaşını ev erkeği olarak resmetmesi, yasını tuttuğu mahalle abisinin adının Nazım olması ya da en yakın arkadaşının başörtüsüz olması, aslında bunun bir siyasi hegemonya olmadığını da gösteriyor. Aynı zamanda muhafazakar bir kültür eleştirisi de barındırıyor. Diziyi belki de güzel yapan bu." Dünyanın Türkiye'yi Netflix üzerinden tanıdığını, fakat Netflix'in bu beklentiye yeterli cevap vermediğini vurgulayan Toy, "Bu noktada tabii'nin Gassal dizisinin, uluslararası izleyici için iyi bir veri olacağını düşünüyorum. Çünkü sıradan bir Türk nasıl evlenir, evlilik teklifi eder, cenazeyi nasıl kaldırır, gündelik hayatta nasıl ilişki kurar, dizinin bunlara cevap verdiğini düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte küresel izleyiciye tabii üzerinden ulaşabileceğimizi de düşünüyorum." dedi.

"Gassal" Dizisi Büyük İlgi Gördü Haber

"Gassal" Dizisi Büyük İlgi Gördü

Başrolünde Ahmet Kural'ın yer aldığı dizinin yönetmenliğini Selçuk Aydemir üstlenirken, senaryosunu Sümeyye Karaarslan kaleme aldı. Dizinin başrol oyuncusu, yönetmeni ve senaristi, çekimlerin son gününde Gassal'ın hikayesini, izleyenleri neden etkilediğini ve gelecek sezonda seyirciyi nelerin beklediğini, AA muhabirine anlattı. Ahmet Kural, senaryoyu okur okumaz etkili bir iş olacağını anladığını belirterek, "Çünkü bir kere gassal var. Bunun ses getirmemesi gibi bir şey söz konusu değildi ama bu kadar çabuk ilgi göreceğini tabii ki tahmin edemiyorsunuz. TRT ve Tabii'yi de kutlamak gerekiyor. İşi çok güzel sundular." dedi. Sümeyye Karaarslan'ın kaleminin çok kuvvetli olduğunu dile getiren Kural, herkesin hikayede kendisinden bir şey bulduğunu söyledi. "Ciğerimizi yaktınız diyorlar" Dizi hakkında aldığı yorumlara işaret eden Kural, "'Bu nasıl bir iş? Böyle iş mi olur? Ciğerimizi yaktınız.' diyorlar. Sümeyye, gündelik hayatta saklı kalmış komediyi çok güzel çıkartıyor. İkinci sezonda da çok büyük sürprizlerimiz var. Güzel hikayelerle dolu bir ikinci sezon bizi bekliyor." ifadelerini kullandı. Başarılı oyuncu, canlandırdığı Baki'nin yalnız bir karakter olmasından çok etkilendiğinin altını çizerek, şunları kaydetti: "Gassallık çok zor bir meslek. Ruhen ve manevi anlamda çok güçlü olmanız lazım. Tüm zamanını ölülerle geçiren bir adam olması beni çok etkiledi. Ölüm aklınıza geldiğinde ve ölümle karşılaştığınız zaman korkulan bir duygu ama bundan kaçış yok. Ölümü her defasında hatırlamamız gerekiyor. Bu dizi de bunu üstlenen bir iş oldu. Ölümden korkmamak gerek ama tabii haliyle 'Yaşayabildiğimiz kadar hayırlısıyla yaşayalım' diyoruz." "Kim bilir hangi derdinize ağlıyorsunuz?" Son yıllarda pek çok başarılı işe imza atan yönetmen Selçuk Aydemir de dizinin böyle bir etki yaratacağını beklediğini kaydederek, "İlk başta bu, bize oldu. Senaryoyu ilk okuduğumda, ülke şu an ne hissediyorsa, onu hissettim zaten. İçimde depremler oldu, 'Çok acayip bir şey var.' dedim. Daha önce gördüğüm hiçbir diziye benzemiyor. Sanırım beni cezbeden şey de bu oldu. Bu hikayeyle kurduğumuz bağ, aslında kendimizle kurduğumuz bağ. Ağlayanlar için de söylüyorum yani kim bilir hangi derdinize ağlıyorsunuz? Acaba nerede ne buldun? Hangi şey, senin göz yaşlarını bir anda harekete geçirdi. Hikayenin hepimizde başka başka iz düşümleri oldu." diye konuştu. Aydemir, dizinin seyircide böyle bir etkiye yol açmasından dolayı çok mutlu olduğunu aktararak, "Burada insanların beklentisi yoktu. Gafil avlandılar. Özellikle Ahmet ile Selçuk'u yan yana koyduğunuz zaman kafalarında belli işler belirdi. Belki daha hızlı, sadece komiklik içeren bir şey bekliyorlardı. Haliyle o ters köşe de güzel oldu." değerlendirmesinde bulundu. Dizide kendisini en çok etkileyen şeyin "Baki" karakteri olduğunu dile getiren Selçuk Aydemir, bir komedi işinde bir karaktere bu kadar derinlemesine inildiğine şahitlik etmediğini ifade etti. "Ölümü tadılacak bir şey olarak görüyorum" Aydemir, ölümün korkulacak bir şey olmadığına işaret ederek, ölüme dair düşüncelerini ise şöyle özetledi: "Ölümü tadılacak bir şey olarak görüyorum. Hüküm de çok net: 'Her nefis ölümü tadacaktır'. Kalınacak bir yer, bir konak değil burası. Bir formdan diğer bir forma geçiş için tadılacak bir şerbet aslında. Bir yandan da eğer bir sonraki aşamaya geçmeye niyetliyseniz veya orada bir ümit görüyorsanız işte Mevlana'nın Şebiarus'u gibi, düğün geceniz de olabilir. Ölüm, biraz bizim yüklediğimiz anlamlarla ve kendimizle olan meselemizle alakalı bir şey. Eğer mevzuyla barıştıysak 'Tamam ben potansiyelimi gerçekleştirdim. Bir şekilde kendimi var edebildim. Benden bekleneni yerine getirdim.' dedikten sonra 'Peki şimdi ne istiyorum?' sorusu geliyor ya, haliyle ölüm bir yerden sonra istenen bir şey haline de gelecek. Böyle de olmalı. Korkulan bir şey değil benim nezdimde. Ölümle alakalı korktuğumuz, kişisel bir şey değil de biraz da ardımızda bıraktıklarımız veya tamamlayamadıklarımız. Aslında kendimizi gerçekleştirmeye dair ontolojik sorular, ölümü bence birazcık soğuk yapan. Baktığınız zaman bir cenin halindeyken de annenizin karnında dışarı çıkmak istemiyordunuz muhtemelen ama dışarıda neler bekliyordu sizi? Bundan sonrasında ne bekliyor? Hep beraber göreceğiz işte. Giden hiç geri gelmedi." "Baki'nin dünyasında çok fazla kayboldum" Senarist Sümeyye Karaarslan ise çocukluğundan beri çeşitli dergilerde mizah yazarlığı yaptığını söyleyerek, dramaturg olarak başladığı profesyonel kariyerinde, senaristliğe hep güçlü bir projeyle geçme arzusunun olduğunu dile getirdi. "Gassal"in 10 yıllık bir hikaye olduğunu belirten Karaarslan, hikayeye dair şunları kaydetti: "Kenarda duruyordu. Bir ara sinema filmini yapacaktık, vazgeçtik. Çok sevdiğim bir hikayeydi ama dramaturg olarak senaryoları o kadar çok eleştiriyorum ki. Bu proje de zaman içinde çok değişti. Artık Baki'nin dünyasında çok fazla kayboldum; yemeği nasıl yiyeceğini, nasıl bakacağını, aşık olduğunda vereceği tepkiyi çok iyi biliyordum. Ona artık dışarıdan bakamaz oldum. Ama proje aşamasına geldiği zaman geri dönüşlerin heyecanlı bir şekilde olması beni ümitlendirdi. Ahmet Kural, okuduktan sonra hemen görüşmek istedi. Selçuk Aydemir de aynı şekilde. Proje gerçekten çağırdı insanları. Açıkçası ümitlendim ama bu dizi kalabalığında acaba kaybolabilir mi diye de endişe etmiyor değildim." "Ölüm, her şeye mükemmel bir nokta koyuyor" Ölümün çok güçlü bir olgu olduğuna değinen Karaarslan, "Ölmemek gibi bir lüksümüz yok ve o gerçekle yaşıyoruz. Hayatın esprisi burada bence. Çok mizahi bir tarafı var hayatın. Ölüm bütün konuları beraberinde getiriyor çünkü her şeye mükemmel bir nokta koyuyor." ifadelerini kullandı. Sümeyye Karaarslan, ilk sezonun final sahnesine ilişkin kendisine gelen yorumlara da değinerek, şunları kaydetti: "Bana gelen yorumlarda önce 'Çok insafsızsın.' deyip sonra 'Eline sağlık.' diyor insanlar. Kaşları çatık bir tebrik alıyorum. Buna alışmam biraz vakit aldı. Finalimiz biraz insafsız görünmüş olabilir ama işin içine ölüm girince zaten çok sürprizlerle dolu bir şey değil mi? Belgesellerde görürüz ya bir yavru ceylan ölür, onunla bir aslan ailesini besler. Tamam, yavru ceylanlar ölmesin ama aslanın da bir ailesi var. Kainat öyle bir dengede ki birinin ölümü, bir başka şeyi tamamlıyor. Baki'de de öyle oldu. Spoiler vermeyeyim ama bir aile yok olurken hiç olmayacak bir aile çıktı. Tabii ki ben de bu projede bazı insanlar ölmesin isterdim. Ama hikaye oraya geliyor ve ölüyorlar. Ben de bazı finalleri yazarken çok ağladığımı hatırlıyorum." İkinci sezon çekimlerini tamamladıklarını ve dizinin kurgu sürecine gireceğini aktaran Karaarslan, "İkinci sezona dair ne desem ipucu olacak ama Baki karakteri yine merkezde. Ama bu kez biraz daha aydınlık bir karakter diyebilirim. Baki yine bildiğimiz Baki; insanların büyüttükleri olaylar karşısında şaşıran, yine normal insanları anlayamayan, yine ölümle çok haşır neşir." değerlendirmesinde bulundu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.